30 Ocak 2023 Pazartesi

Odun Külünü Biriktirin...

ODUN KÜLÜNÜ BİRİKTİRİN…. Atalarımızın, daha ph nedir , potasyum, azot, fosfor adlarını telefuz etmez iken, uyguladıkları yöntemlerin ne kadar önemli olduklarını, geçmişe bakarak ve ata yöntemlerini göz önünde bulundurarak yeni sisitemlere adapte etmenin ne kadar önemli olduklarını bilgi ve tecrübelerimizle görüyoruz. Bunlardan bir tanesi de odun külünün tarımsal alanda kullanımıdır. Ortalama ph düzeyi 11-13 arasında alkali bir üründür. Kullanımı da dikkatli yapılmalıdır. İçeriğinde % 10-25 kalsiyum,% 1-4 magnezyum,% 5-15 potasyum ve % 1-3 fosfor içerir. Ayrıca, demir, kükürt, mangan, molibden, bor, bakır, çinko, klor ve sodyum gibi makro ve mikro elementler içerir. Azotun KÖK, fosforun DAL, Potasyumun(Toprağın mineral dengesini bozmadan)BAL yapmasıyla toprak ve bitkinin hikayesi başlar. 
 Azot haricindeki bu elementlerin çoğu odun külünde bulunmaktadır. Her şeyde olduğu gibi kül gübresinin de kullanım kuralları vardır. Odun küllerini ilkbaharın başlangıcında, toprak kuruyken ve bitki aktif olarak büyümeye başlamamışken toprak besini olarak kullanın. Neredeyse bütün bitkiler odun külündeki potasyumdan yararlanabilirler. Küldeki diğer maddeler ise toprağa ve bitkilerin büyümesine fayda sağlar. Metrekareye 300 gr dan fazla kül uygulaması (toz) yapılmamalıdır. Toz odun külü, salyangoz ve sümüklüböcek zararlısı, bit, pas hastalıkları, çilekte mantara karşı uygulama yapılabilir. Toz odun külü içerisindeki sodyum tuzları bu zararlıları uzaklaştırmak için iyi bir mineraldir. İyi bir kompost güçlendiricidir. Bizim tavsiye ettiğimiz uygulama biçimi ise aşağıdaki gibi olmalıdır. İyi bir asit düzenleyici olduğu için toprak ph 6 nın altında kaldığı yerlerde sıklık miktarı artırılarak ilk fide dikiminden sonra sezonda 6 defa uygulanabilir. ( nisan-eylül) ). Ph 6 nın üzerinde olduğu durumlarda ve sıklık miktarı ilk fide dikiminden sonra sezonda 4 defa olarak uygulanabilir. İlk fide dikiminde fide çukuruna 1 avuç toprakla karıştırılarak toz şeklinde verilir. Burada amaç kök gelişimini hızlandırmaktır. Sonraki süreçlerde; 1 kg odun külü. 10 lt kaynak yada yağmur suyu ile karıştırılır. 2 gün ara ara karıştırılır. Sonrasında 1 gün dinlenmeye bırakılır. 3 günün sonunda, karıştırmadan üsteki su, 10 lt kaynak yada yağmur suyu ile seyreltilerek bitkilerin kök yapısının 10-20 cm uzağına olacak şekilde sulama yapılır. Bu karışım gübre kompostu şurubu ile de birlikte verilebilir. Doğayı sev, doğal kal.

5 Ocak 2023 Perşembe

Sidr yaprağı ve faydaları

Sidr Yaprağı(Hünnap)
İnsan vücudunun bağışıklık sistemini güçlendiren birçok faydalı besin içerir. Bu nedenle birçok hastalık, sağlık sorunu, estetik ve diğerleri için birçok doğal çarenin hazırlanmasında kullanılır.
Sidr ( hünnap ) ağacının yaprakları, çiçekleri, meyveleri ve balı harika tıbbi özelliklere sahiptir. Sidr ağacı yaprakları büyük tıbbi amaçlar için kullanılır ve özellikle bazı cilt hastalıklarının tedavisinde iyidir.

Sidr yapraklarındaki antioksidanlar, vücudu kanserli tümör riskinden korur. Karaciğeri hastalık riskinden korur. Yapraklar, kansızlık için etkili bir tedavi olarak kabul edilir. Aynı zamanda ağız hastalıkları ve diş eti iltihabı ile ilgili birçok soruna da hitap etmektedir.

Sidr yaprağı, sağlıklı bir vücudu korumak için önemli ve gerekli olan linoleik asit içerdiği için çeşitli ağrıları gidermeye yardımcı olur. Islatılmış yapraklar, artrit ağrısını hafifletmek için kullanılır.

Mide ekşimesini tedavi eder ve midenin zararlı toksinlerden temizlenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda bağırsak solucanlarının sindirim sisteminden kurtulma, ishali tedavi etme ve gaz ve şişkinlikten kurtulmak için de güçlüdür.

 

Sidr yaprakları, göğüs ve solunum yolu hastalıkları gibi solunum sistemi ile ilgili hastalıkları tedavi eder. Boğaz ağrısı için de faydalıdırlar. Sidr tozu balgamın giderilmesine yardımcı olur.

Sidr yaprağı, vücudu ve kanı toksinlerden, safsızlıklardan ve zararlı bakterilerden arındırmaya yardımcı olur.

 

Sidr yaprakları uykusuzluk gibi birçok uyku bozukluğunu tedavi eder. Yapraklar hızlı uykuya geömekte katkıda bulunur. Birçok çalışma, uykudan önce günde bir kez Sider çayı içmenin kaygı, gerginlik ve uykusuzluktan kurtulmaya yardımcı olduğunu göstermiştir. Aynı zamanda sinirleri yatıştırır ve vücudu da rahatlatır. Stres ve kaygı gibi birçok psikolojik sorunu tedavi eder.

 

Yaprak aynı zamanda vücudun enerji ve canlılığını artırarak yorgunluktan, tembellikten kurtulup sizi gün boyu enerji dolu tutar. Kas sağlığını ve gücünü korumanın yanı sıra vücudu güçlendirir ve vücudun yüksek ısısını düşürmeye yardımcı olur. Ayrıca sıcak günlerde susuzluk hissini azaltır.

 

Sidr yaprakları, uyuz ve durma gibi cilt hastalıklarını ve kabarcıkların yayılmasını tedavi etmeye yardımcı olur. Ciltte herhangi bir olumsuz yan etki yaratmadan yüzdeki sivilceleri tedavi etmenin yanı sıra sivilce izlerini giderin. Aynı zamanda yaraları ve cilt enfeksiyonlarını da yatıştırır.

Yapraklar, özellikle yaz aylarında birçok kişiyi etkileyen aşırı terleme sorununu da azaltır.

 

Sidr yaprakları adet düzensizliklerinin tedavisine yardımcı olur ve kadın üreme sisteminin sağlığını destekler. Sidr çayı ayrıca PMS tedavisi için kullanılır. Sidr meyvesi, önemli elementler ve vitaminler içerdiği ve hamile kadınların iştahını açtığı için hamile kadının ve fetüsünün sağlığını korur. Ancak hamilelikte sorun yaratmamak için Sidr'i çok düşük miktarda tüketmeniz tavsiye edilir.

 

Daha fazla insan, birçok zararlı kimyasal içeren ve birçok olumsuz yan etkisi olan ilaçlar ve ticari güzellik ürünleri kullanmak yerine güvenli şifalı bitkiler kullanmaya geri dönüyor.

SIDR YAPRAKLARI KULLANMA YOLLARI:

Sidr ağacının meyvelerini sağlıklı bireyler tarafından yemek genel olarak bağışıklığı güçlendirir, enerji ve canlılık sağlar ve birçok hastalığa karşı korur.

 

Birkaç yaprağı kaynamış suda bekletin ve birkaç saat bekletin, ardından diş ağrısını yatıştırmak ve diş eti enfeksiyonlarını tedavi etmek için bu suyla ağzınızı çalkalayın. Taze yapraklar kullanırsanız yaprakları ıslatmanıza gerek yoktur. Vücut ısısını düşürmek ve vücuda hayati enerjiyi geri kazandırmanın yanı sıra enfeksiyonları ve iltihabı tedavi etmek ve adet ağrısını hafifletmek için Sidr çayı için. Uykusuzluk ve gerginlikten kurtulmak için yatmadan önce alınabilir. Ama bu çayı çok fazla içmeyin.

 

Artriti tedavi etmek için Sidr yapraklarını öğütün ve suyla yoğurun, ardından ağrıyı yumuşatmak için macunu eklemlerin üzerine koyun.

Sivilceyi tedavi etmek için, toz haline getirilmiş Sidr yapraklarını macun haline gelene kadar suyla karıştırın, ardından yüze 10 dakika uygulayın ve ardından ılık suyla yüzünüzü durulayın. Bu, haftada üç kez tekrarlanabilir.

 

Sidr yapraklarını yaklaşık 20 dakika kaynatın ve ardından cilt hastalıklarını tedavi etmek için suyla yıkayın. Tüm vücudu tedavi etmek için banyo yapmak da mümkündür. Sidr yapraklarını misvak ile yaklaşık yirmi dakika kaynatın ve ardından bağırsak iltihabını gidermek için süzün ve için.

17 Eylül 2022 Cumartesi

Bir çay kaşığı polen

BİR ÇAY KAŞIĞI POLEN DE NELER VAR 
1. çay kaşığı polendeki: 8 mgr. B1 vitaminini 3 kg karaciğerden , 8 kepekli - 20 beyaz ekmekten 20 kg elma ve 20 kg domatesten alabiliriz.
1 çay kaşığı polendeki 5 mg B-5 vitaminini 15 kepekli -75 beyaz ekmek, 6 kg portakal , 12 kg domates , 16 kg elmadan alabiliriz. Yine 27 mg B-5 pantotenik asiti 13 kg sığır etinden 25 kg buğday ve 95 litre sütten alabiliriz.
İşte bunlar bize POLEN in ne kadar değerli ve önemli bir DOĞAL BESİN olduğunu göstermektedir. 

POLENİN FAYDALARI
1- Polen bütün vitaminleri taşımaktadır 
2- Yara ve yanıkların iyileşmesinde hızlanma sağlar.
3- Zekayı çalıştırır, kemik ve kas kuvvetsizliklerini giderir
4- Şeker hastalığına faydalıdır.
5- Beyin , prostat, karaciğer, solunum yolu iltihapları ve damar sertliğini giderir.
6- Bağırsak çalıştırıcıdır.İç zehirlenmeleri önleyicidir
7- Aşırı yorgunluk, zayıflık, kansızlık,yavaş gelişme ve erken ihtiyarlamadan korur.
8- Beyin yorgunluğunu ve düşünsel bunalıma iyi gelir. 
9- Sinir dengesini korur.
10-Sakinleştirici ve dinçleştiricidir.
11-Moral ve ruh sağlığına yararlıdır.
12-Beyin ve kas gücünü artırır.
13-Yüksek tansiyona ve kolesterol yüksekliğine kuruyucu ve iyileştirici etki yapar.
14-Kalbin kroner damarlarının tıkanmamasında faydalıdır.
15-Mide yaralarının iyileşmesinde fayda sağlar.
16-Şişmanlık ve zayıflıkta etkilidir.
17-Görme yeteneğini arttırır.
18-Saçın gelişmesinde önemli rol oynar.Saç sayısını arttırır ve saç dökülmesini önler.
19-Güzellik kremi olarak da kullanılır.
20-Üstün kan yapıcı özelliği vardır.Kanı temizler,kanı filtre eder,alyuvar sayısını %30 oranında arttırır.
21-Hücre tazeleyicidir.
22-Balgam söktürücü, mikrop öldürücü, çabuk iyileştirici etkiye sahiptir.
23-Kas gücünü arttırır.Zayıflama esnasında hissedilen halsizliği giderir.
24-Enerji üreten, dinçlik kazandıran polen, bilhassa ileri yaşlarda çok faydalıdır
25-Cinsel gücü artırır.
26-Polenle beslenen annenin, bebeğine verdiği anne sütü daha uzun sürer. Böylece hem bebeğin gelişme bozukluğu önlenir hem de bebeğin kabızlığı önlenir, gazı giderir ve hastalık kapmamasına yardımcı olur.

13 Mart 2017 Pazartesi

Nane yağı uçucu bir yağdır

Nane yağı :Nane yağı uçucu bir yağdır. Tatlı bir tada sahiptir. Güçlü bir mentol aroması vardır. Doğal kokusundan dolayı genellikle kişisel vücut bakım ürünlerinde ve hava veren deodorant gibi ürünlerde kullanılır. Tatlandırıcı olarak çay, dondurma, diş macunu gibi gıdalarda kullanılır. Nane yağı spazm, büzücü, antiseptik, antimikrobiyal, balgam sökücü gibi özelliklere sahiptir ve çok sayıda sağlık faydaları vardır. Hatta bu özelliklerinin yanı sıra stres,deprasyon, yorgunluk, mide ekşimesi, başağrısını rahatlatmak, solunum problemlerini tedavi etmek için kullanılır. Bir parça pamuk veya bez üzerine birkaç damla nane yağı dökülerek ve bunları yol kenarı veya giriş alanlarına konularak kemirgenler, karıncalar, hamamböceklerinin geldikleri bölgeye konulursa bunlar uzak tutulur.

25 Şubat 2017 Cumartesi

Tokluk hissi veriyor hemde yağ yakıyor

Hem tokluk hissi veriyor hem de yağ yakıyor.



Uzmanlar, özellikle yağ yakımında çok iyi sonuç veren bu 5 besine dikkat çekiyor ve bir an önce forma girmeye karar verenlere bu yiyeceklerin yağ yakıcı etkilerini anlatıyor.


Yılmaz, “Yağ yakıcı özelliği olan bu 5 besini hemen her yerde bulmanız mümkün. Hemen buzdolabına koşun hepsi olmasa bile en az 3 tanesinin sizi beklediğini göreceksiniz. Kilo vermeye karar verdikten sonra listenizde yer vermeniz gereken bu 5 besinin özellikle yağ yakımına yönelik egzersizlerle birlikte harika etkisi hayal ettiğiniz ölçülere kavuşmanızı sağlayacak.” ifadelerini kullandı.


İşte kaloriyi düşürüp kilo kontrolünü gerçekleştirebileceğiniz her an her yerde bulabileceğiniz yağ yakımında etkili 5 besin;


Kivi


90’ların yemesi lüks sayılan meyvesi kivi artık ülkemizde de yetiştirilmekte, her yerde satılmakta hatta şu an belki de buzdolabınızda.


Bu efsane meyve, portakal ve limona göre 2 kat daha fazla C vitamini içermektedir. C vitamini vücutta yağ yakma metabolizmasına etki eden karnitin sentezine yardım eder. Yapılan araştırmalar egzersiz öncesinde yeterli miktarda C vitamini alan bireylerin daha fazla yağ yakabildiklerini göstermektedir.


Günde sadece bir kivi yemek günlük C vitamini ihtiyacını fazlasıyla karşılar. Bunların yanı sıra lif içeriği oldukça yüksek olan kivi tok kalmanızı sağlarken yüksek potasyum içeriği ile spor sonrası kas ağrıları için de birebirdir.



Salatalık


Su oranı iyi ve düşük kalorili bazı besinler ara öğünler için çok iyi bir tercih olabilir. Salatalık %95 su içeriğiyle midede doygunluk sağlar ve öğünde alacağınız kalorinin düşmesine neden olur.


Kilo kontrolü için hazırlanan diyetlerde sınırsız tüketime sahiptir. Acıktığınızda salatalık iyi bir seçenek olacaktır. Lif içeriğinin azalmaması için kabuklu tüketimi tercih edilmelidir.



Yoğurt


Yoğurt ekmekle birlikte memleketimiz hanelerinin demirbaşı durumunda bir besin olup göbek yağlarını eritmekte 10 kaplan gücündedir. Fakat önemli olan yağ yakarken kas kitlesini de korumak olduğundan yoğurt yüksek kalsiyum içeriği ile hücrede yağ yakma metabolizmasını arttırırken yüksek protein içeriğiyle ise kas kitlemizi korur.


Yapılan çalışmalarda her gün yoğurt tüketen bireylerin tüketmeyenlere göre daha fazla kilo verdikleri ve bel çevresindeki yağların daha fazla azaldığı görülmüştür. Aynı zamanda yoğurt yağ yakma metabolizmasında etkili olan Konjuge Linoleik asit içermektedir (CLA).


Konjuge Linoleik asit süt yağında bulunmaktadır. Hem kaloriyi düşürüp kilo kontrolü sağlamak için hem de yağ yakmada oldukça etkili bu yağ asitinden faydalanabilmek için yarım yağlı yoğurt tüketilebilir.



Enginar


Karaciğer dostu olarak tanınan enginar, magnezyum, potasyum ve lif deposu. İçeriğindeki yüksek magnezyumla yağ yakımını hızlandırmakta aynı zamanda yüksek potasyum içeriği ile vücudumuzun sıvı dengesini sağlamaktadır.


Yüksek lif içeriğiyle ise tok tutmaktadır. Çiğ veya haşlanmış olarak salatalarınıza ilave edebilir veya ara öğünlerinizde yoğurdunuzun içerisine rendeleyerek yağ yakma metabolizmanızı tetikleyebilirsiniz.



Ahududu


Sempatik ismi ve yüksek antioksidan içeriğiyle yaz aylarının detoks meyvesi ahududu son zamanlarda yağ yakıcı meyve olarak da yükselişe geçti.


Bu dostumuz da yüksek lif içeriğiyle tokluk duygusu oluştururken aynı zamanda bağırsaklardaki fazla yağı bağlayarak dışkıyla atılmasını ve alınan kalorinin düşmesini sağlıyor. Bunların yanı sıra C vitamini ve potasyum içeriği oldukça yüksek. Üstelik bir çay bardağı (150 gr) ahududu yalnızca 51 kcal.






24 Şubat 2017 Cuma

Bitki ve meyvelerin bilinmeyen özellikleri

   Bir çok bitki kansersen kalp hastalığından damar hastalığına kadar pek çok hastalığa iyi geliyor. Bu hastalıklar ve bitki ile meyvelerin faydaları saymakla bitmiyor.

BROKOLI : Brokoli selenyum, potasyum, kükürt ve diyet lifi bakımından oldukça zengindir. Aynı zamanda kansere neden olan hücrelere etki ederek ortadan kalkmasını sağlar. Idrar yolları, kalın bağırsak ve göğüs kanserine karşı koruyucudur. Brokoli çiğ veya buharda pişirilerek tüketilebilir.

ÇÖREK OTU : Içerisinde A, C, B1 ve B6 vitaminleri ile selenyum, çinko, mağnezyum mineralleri içeren çörek otunun en önemli bileşeni thymol türevi thymoqunin dir. Bu madde ise akciğer, karınzarı, lösemi, lenfoma, göğüs, pankreas, prostat ve yumuşak dokulu kanserlere faydalıdır. Çörek otu günde bir tatlı kaşığı tüketilebilir. Ancak hamile kadınların tüketilmesi önerilmez.

NAR : içeriğindeki C vitamini polyphenol, demir ve potasyum bağışıklık sistemini güçlendirir. Bunun yanında kolesterolu ve kan şekerini dengeler. Kanser hücrelerini engeller. Nar özellikle de prostat kanserinde etkilidir. Aynı zamanda kanser hücrelerinin çoğalma hızını yavaşlatır.

Sifalinotlar

21 Şubat 2017 Salı

Inancın sağlık üzerindeki etkisi

ALLAH İNANCININ SAĞLIK ÜZERİNDEKİ OLUMLU ETKİSİ




Son yıllarda yapılan birçok araştırma, Allah'a imanın insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini ortaya koymaktadır. Bu araştırmalara göre Allah inancına sahip olan insanlar diğerlerine göre Allah'ın izniyle hem daha uzun yaşamakta hem de yaşam kaliteleri diğerlerine göre çok daha yüksek olmaktadır. Ancak tabi ki bir insan sağlık olmak için iman etmez. Allah'ın varlığının delilleri çok açıktır, her insan aklı ve vicdanıyla bu delilleri görerek iman eder, Allah iman edenlere ahlaklarının ve tavırlarının güzelliğine karşılık bir nimet olarak sağlık, güç ve kuvvet verir. 



International Journal of Psychiatry in Medicine'nın Şubat 2002'de yayınladığı araştırmaya göre; kendilerini inançsız olarak tanımlayanların;




  *  Kanser-dışı sindirim hastalıklarına yakalanma ihtimalleri iki kat daha fazla,


  *  Damar rahatsızlıklarından (kalp krizi ve felç dahil) ölme oranları %21,


  *  Solunum hastalıklarından ölme oranlarının ise %66 daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır.


Ayrıca tedavi esnasında verilen dini telkinlerin hastalar üzerinde çok yüksek tedavi edici etki gösterdiği de ortaya konmuştur. 


<a href="http://www.ferolle.com/?ref=26023" target=_blank><img src="http://www.medikalize.com.tr/panel/upload/250x250.jpg"></a>



Din ahlakının, Allah’ı sevmenin, Allah’tan korkmanın insan üzerindeki en olumlu etkilerinden birisi ise, elbette strese karşı sağladığı korumadır. Allah inancı olan insanların olaylara daha sabırlı ve olumlu baktıkları, zorluklar veya yaşam içinde karşılaşılacak olumsuzluklara daha dirençli oldukları açıktır. Özellikle inancın bu güzel etkisinden dolayı ABD'deki 125 tıp fakültesinden 80'inde din ve sağlık üzerine seminerler verilmektedir. ABD ve İngiltere'de yapılan araştırmalarda, hastalar için dua etmenin, hastaların rahatsızlık belirtilerini azalttığı ve iyileşme sürecini hızlandırdığı sonucu elde edilmiştir. Şafi (Şifa Veren) sıfatına sahip olan Rabbimiz Kuran'da şöyle buyurmaktadır: 



"Ya da sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, Kendisi'ne dua ettiği zaman icabet eden, kötülüğü açıp gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Ne az öğüt-alıp düşünüyorsunuz." (Neml Suresi, 62) 



Stresin eklem ağrılarından psikolojik bozukluklara hatta kansere kadar birçok hastalığın ya ana nedeni ya da tetikleyicisi olduğu düşünüldüğünde, samimi olarak din ahlakına uygun bir yaşam sürdürdükleri için stresten korunan kişiler, tüm bu hastalıklardan da Allah'ın takdiriyle korunurlar. Kuşkusuz din ahlakının tüm bu olumlu etkilerinin temelinde ise iman edenlerin Allah’a sevgileri, Allah’a teslimiyetleri ve her durumda Allah’a sığınarak O’na dua etmelerinin büyük bir etkisi vardır. Elbette Allah dilerse, samimi olarak iman eden bir kimseyi de türlü hastalıklarla ve sıkıntılarla deneyebilir, salih bir mümin tüm bunlar karşısında yine neşeli, huzurlu ve tevekküllü olur, çünkü Allah'ın kendisi için takdir ettiği kaderin en güzel ve en hayırlı olduğuna iman etmektedir.



Tek kudret sahibinin Rabbimiz olduğunu bilen, O’nun rahmetine sığınan müminler, nasıl bir durumla karşılaşırlarsa karşılaşsınlar dua ederek stresten uzak, itidalli bir tavır sergilerler. Bu da onların ruhen ve bedenen sağlıklı olmalarına vesile olan önemli bir etkendir. 




KALPLERİN ALLAH’IN ZİKRİ İLE MUTMAİN OLMASI




Amerikan Sağlık Araştırmaları Ulusal Merkezi'nden David B. Larson ve ekibi tarafından derlenen araştırma sonuçlarına göre Amerikalılar arasında dindar ve inançsız kişiler arasında yapılan karşılaştırmalar çok dikkat çekici sonuçlar vermiştir. Örneğin dindarların, dini yönü zayıf olan veya hiç olmayan kişilere göre, kalp hastalıklarına %60 daha az yakalandıkları; intihar oranının %100 daha düşük olduğu; tansiyon bozukluğuna çok daha düşük oranlarda yakalandıkları; sigara içenler arasında bu oranın 7'ye 1 olduğu gibi sonuçlar ortaya çıkmıştır.



Tıp dünyasındaki önemli bilimsel kaynaklardan, Tıpta Uluslararası Psikiyatri dergisinin yayınladığı bir araştırmada ise, kendilerini inançsız olarak tanımlayan kimselerin hem hastalıklarla daha fazla uğraştıkları, hem de kısa bir ömür sürdükleri bildirilmektedir. Araştırmanın sonuçlarına göre inançsız kişilerin, mide-bağırsak hastalıklarına yakalanma ihtimalleri inançlı insanlara göre iki kat daha fazla, solunum hastalıklarından ölme oranlarının ise %66 daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır. 



Seküler psikologlar genellikle buna benzer sonuçları "psikolojik etki" olarak açıklarlar. Bunun anlamı, inancın insanların moralini yükselttiği ve moralin de sağlığa katkı sağladığıdır. Bu açıklamanın haklı bir yönü olabilir, ancak konu incelendiğinde daha da dikkat çekici bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Allah'a olan inanç, başka herhangi bir moral etkiden çok daha güçlüdür. Harvard Tıp Fakültesi'nden Dr. Herbert Benson'ın dini inanç ve bedensel sağlık arasındaki ilişkiyi inceleyen kapsamlı araştırmaları, bu konuda dikkat çekici sonuçlar vermiştir. Benson, inançsız bir kişi olmasına rağmen, Allah'a olan inancın ve ibadetlerin insan sağlığı üzerinde başka hiçbir şeyde görülmeyecek derecede olumlu bir etki meydana getirdiği sonucuna varmıştır. Benson, "diğer hiçbir inancın, Allah'a olan inanç gibi zihne huzur vermediği sonucuna" vardığını açıklamaktadır.



Tıp dünyasının yavaş yavaş fark etmeye başladığı bu gerçek, Kuran'da "... Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur" (Rad Suresi, 28) ayetiyle haber verilen bir sırdır. Allah'a inanan, O'na dua eden, O'na güvenen insanların diğerlerinden hem ruhsal hem de fiziksel olarak daha sağlıklı olmalarının nedeni, yaratılışlarına uygun davranmalarıdır. İnsanın yaratılışına aykırı olan felsefe ve sistemler, insanlara hep acı, hüzün, sıkıntı ve bunalım getirmektedir.



Nitekim psikolojik hastalıkların birçoğu Allah’a iman etmemenin ve O’nun gücünü takdir edememenin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Yukarıda bahsettiğimiz gibi dinsizlik kişide ruhsal ve manevi yönden büyük bir yıkıma yol açtığı gibi, fiziksel olarak da ciddi bir tahribat yapar. Böyle kimselerde depresyon ve bunalım sonucu hafıza zayıflaması, dikkat dağınıklığı, yorum bozuklukları, mantıksızlıklar, tikler, kontrolsüz tavırlar görülür. Vücudun fiziksel anlamda direnci kırılarak, güçten düşer. Bunun sonucu olarak kişinin bağışıklık sistemi çöker ve birbiri arkasına hastalıklara yakalanır veya mevcut bir hastalığın iyileşmesi gecikir. 



Hastalıkların yanı sıra din ahlakına göre yaşamamanın getirdiği hüzün, karamsarlık, yalnızlık ve sevgisizlik hissi sonucu ruhen yaşanan huzursuzluklar, gerilimler, üzüntüler doğal olarak kişinin yüzüne ve tavırlarına da yansır, canlılığı ve yaşama sevinci ciddi şekilde azalır. Bu sebeplerle de dinsizliğin yaşandığı toplumlarda her birey, her an kendisine ve çevresine maddi ve manevi zarar verebilecek potansiyel bir tehlikeye dönüşür.



Örneğin dindar bir insan ahirette hesabını vereceğini bildiği için kötü ahlak özelliklerinin tümünden büyük bir titizlikle sakınır, kavga etmez, kimseye zarar vermez, rüşvet almaz, kumar oynamaz, kıskançlık yapmaz, yalan söylemez. Ama din ahlakına göre yaşamayan bir insan bunların hepsini yapmaya açıktır. Bir insanın "ben din ahlakına uygun yaşamıyorum, ama hırsızlık yapmıyorum veya kumar oynamıyorum" demesi yeterli olmaz. Çünkü Allah korkusu olmayan ve ahirette hesap vereceğine inanmayan bir insan, ortam veya şartlar değiştiğinde bunlardan herhangi birini kolaylıkla yapabilir.



Kötülük, haksızlık, üzüntü, karamsarlık, sıkıntı, korku, stres, güvensizlik, vicdansızlık, endişe, öfke, kıskançlık, kin, uyuşturucu bağımlılığı, ahlaksızlık, kumar, yolsuzluk, hırsızlık, kavga, düşmanlık, cinayet, çatışma, zulüm, ölüm korkusu… İşte bu zor ve sıkıntılı yaşam, Allah’a teslim olmamanın, Allah’ın emrettiği güzel ahlakı yaşamamanın doğal bir sonucu olarak dinsizliğin toplumlara getirdiği belalardır. Huzurlu, sevgi dolu ve rahat bir yaşam, ancak iman ile, güzel ahlakın yaşanması ile mümkündür


Islam Harika

Burnumuz 300 çeşit kokuyu alabilir

BURNUMUZ 300 DEĞİŞİK KOKUYU AYIRABİLİR


İnsan burnu yaklaşık 3.000 değişik kokuyu birbirinden ayırt eder. "Dünyanın taklit edilemeyen en iyi havalandırma sistemi" olarak nitelendirilen burun, elbette ki Allah'ın benzersiz yaratma sanatının delilerinden biridir.


Hafızanızdaki kokuları şöyle bir gözden geçirin. Taze ekmeğin, bahçedeki hanımellerinin, yeni biçilmiş çimenlerin, yağmurdan sonraki toprağın, yeni toplanmış çileğin, şeftalinin, maydanozun, kullandığınız sabunun kokusunu ve buna benzer daha pek çok kokuyu duyabilmenizi Allah'ın bir nimet olarak verdiği burnunuza borçlusunuz.


İnsan burnu duyduğu bir kokuyu 30 saniye içinde analiz edip, yaklaşık 3.000 değişik kokuyu da birbirinden ayırt edebilecek kadar müthiş bir kapasiteye sahiptir. "Dünyanın taklit edilemeyen en iyi klima sistemi" olarak nitelendirilen burun, elbette ki Allah'ın benzersiz yaratma sanatının bir eseridir.


Burnun üst bölümünde çok sayıda sinir hücresi içeren ve kokuları algılamamızı sağlayan iki küçük alan bulunur. Bu alanlar koku duyumundan sorumludur. Koku ise havada molekül olarak dolaşır. Nefes alırken havadaki oksijenin yanı sıra bu moleküller de burna girer. Havayla taşınan "koku molekülleri" alıcılara ulaştığında burada bulunan hücreler uyarılır. Uyarılan hücre beyne bir elektrik sinyali gönderir. Beyin, koku molekülü ile değil, yalnızca kendisine ulaşan elektrik sinyali ile muhatap olur. Elektrik sinyali için beynin yaptığı yorumu da insan koku olarak algılar.


Burun güzel kokulu çiçeklerin ya da iştah açıcı yemeklerin kokularını algılamamızı sağlamanın ötesinde de, çok önemli işlevleri olan bir organımızdır. Havadaki oksijeni vücudumuzun bütün hücrelerine taşıyan kan arasındaki temel bağlantı yollarından biridir. Burun hem koklama organı, hem de solunum yollarının başlangıcı olarak büyük önem taşır. Hava burundan içeri girdiğinde hemen analiz edilir. Havadaki moleküller ayrıştırılarak incelenir ve beyne iletilerek kokunun ne olduğu belirlenir.


Burnun içinde aerodinamik açıdan da kusursuz bir tasarım söz konusudur. Hava içeri girdiğinde doğrudan nefes borusuna gitmez. Burun, adeta bir klima gibi çok özel filtre sistemleriyle dışarıdan gelen kirli, sıcak, soğuk ya da nemli havayı akciğerler için hazır hale getirir. Burundaki özel kıvrımlı yapı sayesinde hava burada bir tur dönüş yapar. Böylece burun çeperinde bulunan tüycüklere ve damar ağına daha fazla temas etmiş olur. Bu kıvrımlı sistem sayesinde burun günde 15 m3 havayı süzer, temizler, nemlendirir ve ısıtır. Bu miktar yaklaşık olarak bir odanın içindeki havaya eşittir.


Eğer hava solunduğu haliyle akciğerlere ulaşmış olsaydı, çok ciddi hastalıklara maruz kalabilirdik. Havanın soğutucu, kurutucu etkisi, aynı zamanda bakterilerle yüklenmiş hali ciğerlerin alt bölümlerinde şiddetli enfeksiyonlara neden olurdu. Burada kirli hava denince akla sadece tozlu hava gelmemelidir. Havayla birlikte gelen tozun yanı sıra bakteri, polenler gibi yaklaşık 20 milyar yabancı maddenin vücuda girmesi, burundaki özel sistem sayesinde engellenmiş olur. Bir bakterinin ya da zararlı bir cismin akciğer gibi hassas bir organa geçmesi, insanın sağlığını olumsuz etkiler.


İnsanı en güzel surette yaratan Allah, bizlere yaratmasındaki kusursuzluğu, muhteşem sanatını hayatımızın her anında göstermektedir. Bilim ilerledikçe bu kusursuzluk daha da iyi anlaşılmakta, Allah'ın büyüklüğü daha da iyi kavranmaktadır.


Kuran'da Allah şöyle buyurmuştur:


"O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O' nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O' nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir." (Haşr Suresi, 24)


18 Şubat 2017 Cumartesi

Hangi tarafımıza yatmalıyız

uyurken hangi yöne yatıgımız saglıgımız için önemli Yapılan araştırmalar en sağlıklı uyku pozisyonunun ''Sağ yana yatış'' olduğunu ortaya çıkardı. En tehlikeli yatış pozisyonunun dili geriye kaçırarak nefes borusunu tıkama riski bulunan sırt üstü yatış pozisyonu olduğunu söyleyen uzmanlar. Sağlıklı bir uyku için iyi havalandırılmış mekan, düzgün bir yatak ve normal yükseklikte bir yastık yetmiyor. Çünkü bütün bunların yanında uyurken pozisyonu 'sağ yana yatış' pozisyonudur. KALP ALTTA KALIYOR Sol yanda yatıldığı zaman kalp altta fonksiyonlar bozulur. Sağ tarafta yattığınızda bu organların yattığımız zaman yerçekimine bağlı olarak diliniz ve küçük diliniz geriye kaçar ve tıkayabilir. Önce horlama olur, daha sonra nefes durmaları meydana gelerek oluşur. Mümkün olduğunca sağ yana yatılmalı. Çok yüksek olmayan düz bir yastık yeterlidir, yatarken sag tarafa yatılmalıdır.

-------------------------------------------------

<a href="http://www.ferolle.com/?ref=26023" target=_blank><img src="http://www.medikalize.com.tr/panel/upload/250x250.jpg"></a>


11 Şubat 2017 Cumartesi

7 bin nadir hastalık tedavi bekliyor

Türkiyede her 16 kişiden birinde nadir hastalıkların görüldüğü, bu hastalıklardan etkilenenlerinin yarısının çocuklar olduğunu ve geç teşhis konulması yada tedavi yönteminin olmamasından dolayı bu çocuklarının üçtebirinin beş yaşına gelmeden hayatlarını kaybediyorlar. Türkiyede nadir görülen hastalıklardan etkilenen 5milyon  kişinin olduğunun tahmin edildiğini söyleyen yetkililer, bu hastalar doktor doktor gezerek en az 7 yılda teşhis alabiliyorlar.

Nadir hastalıklarla ilgili hem halkı hem doktorları bilgilendirmek için " nadir hastalık farkındalık platformu " kuruldu. Bu amaçla sosyal medyada kurulan guruplar ve kısa bilgilendirici videolarla nadir hastalıklar konusunda bilgilendirmek amaçlanıyor. Sağlık çalışanlarını da nadir hastalıkları göz önüne alarak muayene etmeleri konusunda uyarmak, hastalara gerekli görürlerse doktorların bu konudaki şüphelerinide belirtmeleri tavsiye ediliyor.

10 Şubat 2017 Cuma

Karaciğer sağlığı için önemli uyarı

Karaciğer vücudumuzun en büyük organı olup, çok yoğun çalışan bir fabrika gibidir. Kendi kendini yenileme yeteneği yüksek bir organdır. Ancak yinede ona iyi bakmakta yarar var.
  
KARACIĞER YETMEZLIĞI

Çocuklarda doğuştan,yetişkinlerde sonradan ortaya çıkıyor. Karaciğer yetmezliği çocuklarda kalıtımsal yada annesinin hamileliği sırasında yaşadığı bazı sıkıntılar nedeniyle ortaya çıkabilmektedir. Doğuştan safra yolları yokluğu ve karaciğerin günlük işlevlerini gerçekleştiren bazı maddelerin eksikliğinden kaynaklanan metabolik hastalıklar karaciğer yetmezliğine sebeb olmaktadır. Önlem alınmadığı taktirde çocukların bir yaşına gelmeden hayatını kaybetmesine sebeb olan hastalığın tek çözümü karaciğer naklidir. Yetişkinlerde görülen karaciğer yetmezliklerinin önlenmesi için şu noktalara dikkat edilmelidir.

1-Hepatit aşısını ihmal etmeyin.
   Karaciğer yetmezliklerinin en önemli sebeblerinden birisi olan hepatit virüslerinin bulaşma riski aşı sayesinde önlenebilir. Aşı yaptırmak bulaşıcı hepatit virüslerine karşı kendilerini koruma altına almayan kişiler, farkında olmadan Hepatit Bve C virüslerine yakalanabilir. Virüsler, kuaförlerde traş olurken, diş tedavisinde, çeşitli tedaviler sırasında temizliğe özen gösterilmeyen aletlere bulaşan kan aracılığı ile kişilere hiç tanımadıkları insanlardan bulaşabilir. Hepatit B ve C virüsleri uzun vadede yavaş yavaş ilerleyerek siroza, siroz ise karaciğer işlevini bozarak kronik karaciğer yetmezliğine neden olabilir.

2-Alkolden uzak durun.
     Aşırı alkol tüketimi modern çağın en önemli karaciğer hadtalıklarının sebeblerinin başında gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'nün limitini belirlediği alkol oranı aşıldığı andan itibaren karaciğer zarar görmeye başlamaktadır. Alkol zamanla kişinin yaşam kalitesini de bozarak siroz ve karaciğer yetmezliğine neden olmaktadır.

3-Beslenme bozukluğuna dikkat edin.
<a href="http://www.ferolle.com/?ref=26023" target=_blank><img src="http://www.medikalize.com.tr/panel/upload/250x250.jpg"></a>



   Insanlar sağlıklıyken karaciğeri nasıl koruyacağını veya nasıl zarar verdiğini düşünmemektetir. Ne zaman ki karaciğer değerleri yükseltmeye başlar, o zaman mucize yiyecekleri veya ilaçları arayarak karaciğer korumaya çalışır. Oysa kişiler sağlıklıyken düzenli beslenerek, aşırı kilo almadan karaciğerlerini koruyabilirler. Çok düzensiz bedlenme aşırı kilolara neden olarak karaciğer yağlanmasına, bu da ilerleyen dönemlerde karaciğer yetmezliğine neden olabilmektedir.

4-Zehirli mantarlara dikkat edin.
   Bilinçsiz tüketilen mantar her insanda karaciğer yetmezliğine neden olabilir. Her yıl çok sayıda insan mantar zehirlenmesi nedeni ile hayatını kaybetmektedir. Zehirli mantarları diğerlerinden ayırt etmek zor olduğu için kültür mantarı dışında, doğal toplanan mantarın tüketilmemesi gerekmektedir.

5-Doğuştan gelen hastalıkları ihmal etmeyin.
   Genç yaşta ortaya çıjan karaciğer yetmezlikleri doğuştan gelen demir,bakır ve metabolizma bozukluklarıdır. Genetik bozukluk gibi nedenlerle erken yaşta ortaya çıkan karaciğer yetmezliklerine karşı erken teşhis hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle bu tür genetik hastalıkları olanların hastalıklarını kontrol altında tutarak ihmal etmemesi gerekir.

Nakil için karaciğer yetmezliğinin son evresi beklenmemelidir.
   Çeşitli hastalıklar nedeniyle büyük bir bölümünün geri dönüşümsüz hasara uğraması nedeniyle ortaya çıkan karaciğer yetmezliği hayati risk yaşatarak, kişinin yaşam kalitesini bozmaya başlamaktadır. Bu nedenle karaciğer yetmezliğinin son evresini beklemeden önce nakil yapılması gerekir. Karaciğer hastası olduğunu bilen ve karaciğer hastalığı nedeniyle yaşadığı günlük problenleri algılayan kişi, en kısa zamanda bir organ nakli merkezindeki uzmanlar ile beraber durumunu değerlendirerek uygun zamanda geç kalmadan canlıdan veya kadavradan nakil yaptırmalıdır.
<a href="http://www.ferolle.com/?ref=26023" target=_blank><img src="http://www.medikalize.com.tr/panel/upload/250x250.jpg"></a>

9 Şubat 2017 Perşembe

Iktidarsızlığın ilacı bu besin mi?


İKTİDARSIZLIĞIN İLACI DA TURŞU DA ÇIKTI



Hırvatistanlı beslenme uzmanı Dr. Lejla Kazinic Kreho, lahana turşusunun iktidarsızlığa en az Viagra kadar iyi geldiğini ileri sürdü.


<a href="http://www.ferolle.com/?ref=26023" target=_blank><img src="http://www.medikalize.com.tr/panel/upload/250x250.jpg"></a>



İngiltere'de, iktidarsızlık sorunuyla ilgili araştırma yürüten Kreho, lahana turşusunun bir tür doğal Viagra olduğunu ifade etti.



Hırvat Vecernji List gazetesine konuşan Kreho, erkeklere "Günde iki kez lahana turşusu yiyin ve cinsel gücünüzdeki artışı izleyin" dedi.


 <a href="http://www.ferolle.com/?ref=26023" target=_blank><img src="http://www.medikalize.com.tr/panel/upload/250x250.jpg"></a>



8 Şubat 2017 Çarşamba

Baharatlar ve kullanıldığı yerler

     ~Baharatların faydaları~



Çörekotu: 


her türlü ekmek, pide, sandviç, kek, kuru pasta, kurabiyelerin üzerine konulmak sureti ile kullanılır. 



Defne yaprağı: 


balık çorbası, et suyu ve şehriyeli çorbalarda, barbekü, spagetti, ve domates soslarının hazırlanmasında, buğulamalarda, her türlü et ve sebze yemeklerinde kullanılır. av eti balık ve deniz mahsulleri bazı tür sebzeye (pişerken), patatesli ve domatesli yemeklere vb. katılır. bazı likörlerin terkibine girer.



Dolma baharı: 


çeşitli etli yemeklere, köfte, sosis, çeşitli tatlılara, bazı yemeklere, cevizli baklavaya, bazı içkilere katılır; balık haşlamasında kullanılabilir. 



Fesleğen: 


her türlü soslu sebze ve et yemeklerinde (tas kebabı, gulaş, böf strogonof ) çorba, domatesli sos, kuzu, dana, balık etleri, lahanalı yemekler, yeşil salata türlü, çeşitli çerezlerde ve omletlerde kullanılır. 



Haşhaş tohumu: 


her türlü ekmek, sandviç, kuru pasta, kek, kurabiye gibi unlu mamullerin üzerine, yöresel olarak hamurun içine de kullanılmaktadır. köri adlı baharatın karışımında yer alır.



Hindistan cevizi: 


patates ve sebze pürelerinde ya toz halinde yada rendelenmiş halde kullanabilirsiniz. ayrıca beşamel soslarda, bazı hamur işlerinde keşkül, puding, revani, güllaç şekerpare ile suflelerde serpilmek suretiyle kullanılır. 



Kakule: 


bir uzak doğu ve orta amerika baharatıdır. yeşil tanelerin içinden çıkan siyah tohumla çay ve kahve yapılırken beraberce kaynatılır. ayrıca tohumlar toz haline getirilerek çekilmiş kahve ile karıştırılır (kakuleli kahve ). bazı içki kokteyllerinde likör, şuruplarda kullanılır. bazı keklerde, baharatlı ekmeklerde, alman ekmeğinde, yemeklere konan baharat karışımında yer alır. 



Karabiber: 


bütün yemeklerde ve sofralarda bulunmaktadır. sebze, tavuk, balık çorbalarında, et soslarında (barbekü), çiğ köfte, kısır, et ve sebzeli yemeklerde, her türlü soslu et yemeklerinde, zeytinyağlı ve etli dolmalarda, şarküteride kullanılır. karabiber sosların rengini bozmaz. karabiberin diğer baharatlara oranla bir üstünlüğü vardır ki bu yemek pişerken yada piştikten sofrada eklenebilmesidir. 



Kara kimyon: 


salatalık ve çiğ lahana salatalarında, kuzu etlerinde, ciğer, sakatat ve bazı haşlanmış lahana yemeklerinde, patates ve şalgam salata ve yemeklerinde kullanılır. 



Karanfil: 


haşlama ve deniz mahsullerinin buğulamalarında, dana, sığır etlerinin (pişmeden önce içine birkaç tane koyarak ) kızartmalarında özellikle değişik türden tatlılarda (ayva tatlısı) kullanılır. soğana daldırılan birkaç diş karanfil söğüşe, çorbaya, av ve kümes etlerine; toz halinde köfteye, keklere, meyve salatasına, baharatlı ekmeğe ve sıcak şaraba katılabilir. 



Kekik: 


bütün ızgara etlerde (bonfile, biftek vs.) değişik hamur yemekleri özellikle pizzalarda kullanılır. spagetti soslarında, mantar yemeklerinde, domates salatalarında ve de domates, biber, kabak, patlıcan dolmalarının içine bir miktar konulabilir. her türlü sebzeye ve yumurtalı yemeklere katılır.



Kereviz tozu: 


çorbalarda (et suyu, balık), soslarda (av eti ve balık için), salatalarda (yeşil domates), kızartma etlerin soslarında, mercimek yemeklerinde kullanılır. tohumları her tür yavan yemeğe çeşni katar. tohumu kullanmanın bir türü: birkaç saniye yağda hafif ateşte kavrulur, taze domates (veya salça ) katılır, domates özünü verince istenen yemeğe hemen ilave edilir. diğer bir türü ise, tohumlar eşit miktarda tuzla dövülür, sofrada her tür yemeğe çeşni verici olarak kullanılır. 



Kırmızı acı toz biber: 


yemeklerinde acı tadı tercih edenlerin baharatıdır. sebzeli yemeklere, etli yemeklere, çorbalara vs. kullanılır. 



Kırmızı tatlı toz biber: 


çorbalarda, soslarda, sulu yemeklerde, salataların soslarında, yumurtalı yemeklerde (menemen, çılbır), dana etlerinde, soslu yemeklerde, sebzeli garnitürlerde ve bütün sebzelerde kullanılır. ağız yakmadan yemekleri tatlandırmak ve renklendirmek içindir. ayrıca mantı, çerkez tavuğu, macarların milli yemekleri "gulaş", italyanların "spagetti" yemeğine konan domatesli sosuna vb. katılır. pastırma üzerine sürülen çemenin hazırlanmasında da geniş miktarda kullanılmaktadır. 



Kişniş: 


etli ve zeytinyağlı dolmalarda, çerkez tavuğunda, izmir köftelerinde, balık çorbalarında, av etlerinde, enginar, kereviz, ve patlıcan yemeklerinde mayonezlerde kullanılır. her türlü soğanlı, sosisli yemeklerde. dolma, şarküteri, domates, kuru fasulye de kullanılır. ekmeklere kuru bisküvilere, meyve kompostosuna katılır. (kişnişteki yağ unlu maddelerin ve tohumlu sebzelerin hazmını kolaylaştırır. )



Kimyon: 


köftelerde, ızgaralarda, etli, dolmalarda, bazı çorbalarda kullanılır. havuç, domates, biber salatalarının soslarında, fırında, balık (biberiye, defne yaprağı, fesleğen ile), lahana, patlıcan mercimek gibi sebzelerde kullanılır. beyaz peynire ve patatesli yemeklere de kullanılabilir. 



Köfte baharı: 


kimyon, acı ve tatlı kırmızı biber, karabiber, dolma baharı, zerdeçal, kişniş, soğan tozu ihtiva eder. her türlü kıymalı yemek özellikle değişik türden köftelerde ve kebaplarda kullanılır. 



Köri: 


hindistan kökenli olup 13 baharatın karışımından elde edilir. koyun, kuzu, tavuk ve av etleri ile yapılan yemeklerle beraber özellikle makarna ve pilavda (pişerken veya piştikten sonra) kullanılır. sihirli bir bileşimdir. özellikle batılılar bu baharata çok düşkündür.



Kuru dereotu: 


balık çorbalarında, mayonezlerde, salatalarda, değişik türden soğuk balık etlerinde, haşlanmış sebzelerde (patates, pancar, enginar) kullanılır. borç çorbası, kuzu eti, lahana turşusu ve salatası, pirinçli dolmalar, beyaz peynir, kabak, tereyağı ve pilavda kullanılır.



Kuru maydanoz: 


her türlü çorbada özellikle sebze çorbalarında, bütün salatalarda (mevsim, deniz mahsulleri, patates, domates, tavuk) mantarlı omletlerde, her türlü et yemeklerinde ve bütün sebze yemeklerinde kullanılır. özel bir sistemle kurutulan maydanoz yemek pişerken kullanıldığı an su veya sosla temas ettiğinde taze maydanoz gibi kullanılmaya hazır olacaktır. 



Kuş üzümü: 


iç pilav, dolmalarda, tatlılarda, keklerde, pasta ve kurabiyelerde kullanılır. 



Limon tuzu: 


özellikle içecek, reçel, turşu gibi maddelerin uzun süreli muhafaza edilmesi için belli oranlarda kullanılan bir maddedir. limon tadının çok kuvvetlendirilmişidir. meyve sularında, meyve aromalı toz içeceklerde kullanılır.



Mahlep: 


yabani vişne tanelerinin çekirdeğinin içinden çıkan bir tohumdur. acı bademi andıran bir kokusu vardır. keklere, çöreklere, kuru pastalara (bir kg una bir çorba kaşığı koymak sureti ile) ilave edilerek kullanılır. ayrıca sütlü tatlılarda da kullanılabilir. 



Mercan köşk: 


domatesli yemek ve salatalarda (yeşil salatalık), haşlanmış sebzelerde (lahana pırasa havuç patates) balık ve et yemeklerinde, kuzu ve dana eti ile yapılan ızgara ve soslu yemeklerde kullanılır. kokusu kekiğe benzer ancak daha hafiftir. tavuk kızartmalarında fırına koymadan önce tavuğun içine bir miktar konulabilir. ayrıca limon ve zeytinyağı ile kullanılması tavsiye edilir. kuru sebzeli yemeklere çorbalara, soğanlı patates, sosisli yemeklere, söğüşlere, pizza sosuna ve meyve salatasında kullanılır. 



Muskat: 


patatesli yemeklerde; köfte, püre vb; beşamel sosuna, çorbalara, mantarlı yemeklere, etli yemeklere, her tür peynirli çerezlere, karnabahara, bazı keklere (tarçın, karanfil ve yenibaharla karıştırarak); sıcak şaraba katılır. 



Nane: 


değişik türden çorbalarda (mercimek, ezogelin, yayla), yoğurtlu soslarda (cacık, haydari vs.) her türlü salatada, dolmalarda kullanılır. limon ile kaynatılıp mide rahatsızlıklarında kullanılabilir. çeşitli salatalara kabak havuç, soslar ile serinletici alkolsüz içkilere ve çeşitli bitkisel çayların karışımına katılabilir. 



Pul biber: 


acı yemeği tercih edenlerin yemeklerinde kullanabileceği bir baharattır. özellikle çorbalarda, kebaplarda, dolmalarda, uzakdoğu ve meksika mutfaklarında çok kullanılır. 



Poy: 


çorbalara değişik lezzet ve tatlar vermek için kullanılır. pastırmanın üzerine sürülen "çemen" isimli karışımın ana maddesidir. iştah açıcı özelliği nedeni ile sabah kahvaltılarındaki tereyağlı ekmeklere serpilir, sofralık siyah ve yeşil zeytinlere pul biberle birlikte karıştırılır çorbalarda ve yemeklerde kullanılır.



Rezene: 


balık çorbalarında, spagetti soslarında, salata soslarında, patates salatalarında, somon, uskumru, levrek gibi balıkların buğulamalarında, mantar soslarında kullanılır. çerkez tavuğu, kuzu eti ızgara balık, kabak, bazı tür keklere ve konservelere kullanılır. 



Safran: 


çok değerli bir baharattır. tel tel küçük ambalajlarda satılır. sıcak suda eritilmek sureti ile özellikle pilav, zerde, balık çorbaları, rizotto gibi yemeklerde kullanılır. işkembe çorbası, hamur işlerine, hint soslarına, ispanyolların ünlü paella adlı yemeğine, kuzu etine vb. katılır; pilav için safranı bütün gece biraz süte yatırdıktan sonra kullanmalıdır. 



Sumak: 


güney anadolu'ya has bir baharattır. ekşi bir tadı olup salatalarda (yeşil salatalar, domates, taze soğan) ve genellikle yoğurtlu kebaplarda kullanılır. sumak ekşisinin antiseptik özelliği nedeniyle salatalarda kullanılmasında yarar vardır.



Susam: 


her türlü ekmek, pide, sandviç, kek, kuru pasta, kurabiyelerin üzerine konulmak sureti ile kullanılır. ayrıca tahin helvasının hazırlanmasında kullanılır.



Tane kırmızı biber: 


karabiberin çok değişik türüdür. etkileyici bir lezzeti vardır. tercihe göre et yemeklerinde, çorba çeşitlerinde, soslarda, salatalarda ve yemek çeşitlerinde kullanılır. 



Tarçın: 


genellikle sütlü tatlılarda, salep, boza, pastalarda, kreplerde, meyve kompostosunda, keklerde, elma turtasında ve dondurmalarda kullanılır. çubuk halindeki tarçın ıhlamur ve karanfille kaynatılmak sureti ile sıcak bir kış içeceği olarak içilir. 



Tarhun: 


sebze çorbalarında her türlü salata (özellikle yeşil veya domatesli) ve soslarında, söğüş, omlet, ızgara somon balığı, haşlanmış veya pişirilmiş tavuk, dana ve av etlerinin soslarında (bearnez, holandez, römulad vb) kullanılır. yavan yemeklere çeşni katar. tarhunotu güzel kokusuyla tuz , biber ve sirkenin yerini tutabilir. 



Toz sarımsak: 


sebzelerde (patlıcan, domates, ıspanak, taze fasulye, lahana, patates) et yemeklerinde (kebap dana eti, sucuk, sosis) çorbalarda, yoğurtlu soslarda, salatalarda kullanılır. taze sarımsaktan daha kuvvetlidir. balık çorbası, söğüş, bazı tür köftelere, deniz mahsullerine, yoğurt ve peynire katılı

r.


Tabiateczane